Bebeğinin olacağını öğrenen herkesin kafasında aynı sorular dönüp durur;

– Acaba kız mı olacak, erkek mi?

– Sağlıklı olsun da cinsiyeti önemli değil!

– Ah acaba babasına mı benzeyecek, annesine mi?

– Güleç mi olacak, somurtkan mı?

– Ne zaman yürür?

– Yarım mı konuşur, yoksa kelimeleri tam mı çıkarır?

– Peki ya ses tonu nasıl olacak?

Bu sorulara daha pek çok soru eklenebilir ve herkesin tahmin edeceği üzere sorular buraya sığmaz.

Kesin olan bir şey varsa; o da sürecin heyecanlı büyüsüne kapılmanın çok doğal olduğudur.

Kim bu sorulara odaklanmadım dese yalan olur, üstelik bu sorular bebeğe de sorulmaya başlanır. Evet doğru tahmin ettiniz; daha anne karnında başlıyor acabalar bebeğe sorulmaya. Aslında minicik bebeğe bu kadar soru sorup, onu strese sokmaya gerek yok. Tüm süreci zaten ailece yaşayacaksınız ve elbette ki; başrol her zaman bebeğinizin olacak.

Kısaca; bebekle iletişim, aslında daha anne karnında başlayan, çok ilginç ve bir o kadar da etkili bir süreç. İletişim dediğimiz şey o kadar önemli ki; ses tonumuzdan, stres yönetimimize kadar her şey bebek tarafından hissediliyor. Bu nedenle aslında anne adaylarının ilk öğrenmesi gereken; her koşulda sakin kalabilmek. Araştırmalar gösteriyor ki; hamilelik döneminde sakin olan ebeveynlerin bebekleri de sakin oluyor. Bu süreçte endişeli ve gergin olmanın bebeğe faydadan çok endişe ve gerginlik getirebileceği de aşikar.

Zaten her duygunuzu hisseden bebeğinize birer ebeveyn olarak; ilk öğretmen de siz oluyorsunuz bu süreçte. Bu güzel eğitim sürecini kim sevmez ki…

Hamileliğinizde bebeğinizle sık sık konuşun. İçinizden değil, sesinizle de ona hitapta bulunun ki; gerçekten onunla konuştuğunuzu anlasın. Kendini güvende ve huzurlu hisseden bebek, doğum sonrasında da sesinizi duyduğunda aynı güveni ve huzuru kolaylıkla yakalayacak ve sakinleşecektir.

Öğrenme yeteneği inanılmaz bir yetenek ve bu yetenek gerçekken daha anne karnında başlıyor.

Yaşamın farklı aşamalarında dikkate alacağınız birkaç püf noktasıyla bebeğinizle iletişim için neler yapabileceğinizi mi düşünüyorsunuz?

İşte size birkaç öneri;

Bebeğiniz doğmadan onunla iletişim kurun:

Bebeğiniz karnınızdayken bile dışarıdan görüşler alır. Bebekle konuşmak, ona sevginizi hissettirmek, göbeğinizi okşamak ve hatta onunla küçük küçük sohbetler yapmak için hamilelik mükemmel bir 40 haftalık zaman sunar size. Ona şarkı söyleyin, unutmayın ki; müzik olumlu bir uyarıcıdır. Kısa bir süre sonra bebeğinizin size cevap verdiğini ufak titreşimleriyle sizinle temas kurduğunda keşfedeceksiniz. Ve inanın bebeğinizi ne kadar erken duymaya ve dinlemeye başlarsanız kendini o rahat ve mutlu hissederler.

İlk üç ayda iletişim:

Bebekler doğduklarından itibaren yani hayatlarının ilk üç aylık sürecinde çevreyle o kadar ilgili ve çevreye karşı o kadar meraklıdır ki bu sizi şaşırtabilir. Birkaç dakika içinde dışarıdan gelen birçok uyaranla etkileşim kurabilir.

İlk üç ay boyunca; onunla alçak sesle, tatlı ve şefkatle konuşmanız tavsiye edilir. Bu şekilde, bebeğiniz ebeveynlerini kolayca tanımlayabilir ve onlarla görsel teması daha kolay sürdürür. Ona bakarken yakın mesafede ve sürekli gülümseyen bir ifade takının. Ne kadar taklitçi olduğunu o gülüşü minik ağzı ile size geri verdiğinde anlayacaksınız.

Altıncı aya doğru iletişim:

Bebeğin hem çevresini hem de bedenini keşfetme zamanıdır bu ilk altı ay. Onunla anlayabileceği oyunlar oynamaya ve sosyalleşmeye başlayın. Çıkardıkları seslere tepki vermeniz çok önemlidir. Çünkü bebekler sesli iletişimin tercih edildiğini bu dönemde anlar.

Size her çıkardığı sese, ses tonunuzu değiştirerek cevap verin. Göreceksiniz ki; o da farklı tonlarınıza eşlik edecek ve bu tonlamalar onun için keyifli bir oyun haline gelecek. Çıngırak gibi gürültülü oyuncakların dikkatini çektiği dönem de yine bu dönem. Madem ses ayırt etme aşamasına gelindi o halde etrafınızdaki bazı şeylerin anlamını kelimelerle açıklamaya başlayabilirsiniz. Başlangıçta ilgilenmiyor gibi gözükse de aldanmayın, inanın çok hızlı öğreniyorlar.

İlk yılın sonunda iletişim:

Bir yıl dolduğunda artık bebeğiniz anlamlı mırıldanmalar yapmaya başlar. Hatta yeterince gözlemlediğinizde size gözleriyle sorular sormaya çalıştığını farkedebilirsiniz. Çeşitli ifadeleri ve durumları izleyip anlamaya çalışın. Çünkü bu ifadeler konuşmadan önceki ilk adımları.

Tam da bu dönemde isimleri, evet ve hayırı, selamlamayı, hoşça kal demeyi, oyuncaklara isim vermeyi özümseyecek. Bebeğinizle ve oyuncaklarıyla çok oynamalısınız, bu bebeğinizin bilişsel yetkinliğini arttırır. O onu sosyalleştirir.

İkinci yılın sonunda iletişim:

İki yaş aslında beraberinde herkesin korktuğu sendromu da getirir ki zaten adı da üstündedir; iki yaş sendromu.

Bu dönemde bebeğiniz artık her şeyi anlıyor ve yavaş yavaş ilk anlamlı kelimelerini söylüyor olacak. Sürekli aynı kelimeyi ve çok kısa olan cümleleri tekrarlamaya çalışacak. Bu dönemde bebeğin iletişim kurma ihtiyacı kritiktir ve anlaşılmadığı takdirde üzgün veya kızgın hissedecektir. İşte biz bu kızgınlık zamanlarına iki yaş sendromu diyoruz.

Bu süre zarfında onu düzeltmeniz gerekmez, ancak ne söylemeye çalıştığını anladığınızı gösterin. Onunla cümleler kurun ve bir şeyler ona açıklayın. Bu süreçte onu anladığınızı göstermeniz, şefkatli ve sevecen davranmanız rahatlamasını sağlar.

Kendinize güvenin:

Öğrenme süreci heyecan verici, ancak bazen çok karmaşıktır. Bebeğinize konuşmayı öğretirken ya da onu konuşmaya teşvik ederken;

  • Önce kendinize güvenin, ilgili olun. Sabırlı olmaya çalışın. Bebeğinizin kendisine güvenmek için yanıt vermesini bekleyin. Yanıt vermediğinde onu teşvik edin. Unutmayın; iletişimi korumak anahtardır.
  • İyi bir oyun arkadaşı olun. Göz teması önemlidir. Onunla konuşurken ses tonunuza ve göz teması kurduğunuza dikkat edin. Ona yakın olun ancak alanını ihlal etmeyin.
  • Tepkilerine saygı duyun. Konuşmasa da mimikleriyle iletişim kuracaktır. Size düşen iyi bir gözlemci olmak. Konuştuğunuzda cevap vermesi için inatlaşmadan çaba gösterdiğinizde sohbeti sürdürmeye alışacaktır.

Sonrası; iletişim her şeydir diyerek bu ilk yılların tadını çıkarmak.

Sağlıkla kalın…